main banner

Anonim Şirketlerde Pay Devri ve Tescili


Anasayfa // Yayınlar // Anonim Şirketlerde Pay Devri ve Tescili

Anonim Şirketlerde Pay Devri ve Tescili

Pay, esas itibariyle iki şekilde iktisap edilir. Bu iktisap türlerinden ilki aslen iktisap, ikincisi ise devren iktisaptır. Aslen iktisap, anonim şirket kuruluşunda veya sermaye artımında artırılan sermayenin ilgili ticaret siciline tescil edilmesi ile doğar, dolayısıyla tescil kurucudur ve payın oluşmasını sağlar. Her bir payın nominal değeri şirket esas sözleşmesinde yazılır ve pay sahiplerinin elde ettiği pay adedi, sermayeye katılımları ile doğru orantılı bir şekilde belirlenir.

Pay senetleri bildirici (açıklayıcı) ve illi (temeldeki kişiye bağlı) kıymetli evraktır. Çünkü pay, tüzel kişiliğin kazanılması ile zaten oluşmuştur. Pay senedi, tescille doğan “payı” gösteren, açıklayan bir kıymetli evraktır. 

Anonim şirketin çıkarabileceği pay veya pay senedi ya nama ya da hamiline yazılı olabilir. Yani nama ve hamiline yazılı olma, sadece pay senedi türleri için değil, çıplak paylar için de geçerlidir. 
 

HAMİLİNE YAZILI PAY SENETLERİ

Hamiline yazılı pay senetleri, kıymetli evrak hukuku anlamında tipik birer hamiline yazılı kıymetli evraktır. Hamiline yazılı pay senetleri, anonim şirketler sisteminde istisnai bir türü oluşturur. Çünkü karşılığı ödenmeden çıkartılamaz (TTK m.484). Zira şirket, belirli olması gereken sermayesini, bu senetlerin karşılığını almadan sağlayamaz. Bu senetlerin zilyedinin kim olduğunun bilinememesi dolayısıyla ortaklığın, sermaye borcunu yerine getirecek kişiyi bulamaması olasılığını ortadan kaldırmak için bu kural getirilmiştir.

Belirtmek gerekir ki, hamiline yazılı pay senedi çıkarabilmek için, kuruluşta veya sermaye artırımında “hamiline yazılı pay” çıkarılması gerekir. Bu payların bedelleri ödendikten sonra, üç ay içinde senetler bastırılır ve bedeli ödeyen kişiye teslim edilir. Ayrıca, hamiline yazılı hisse senedi çıkarıldığına dair yönetim kurulu kararı da ticaret sicilinde tescil ve ilan edilir (TTK m.486). 

NAMA YAZILI PAY SENETLERİ

Anonim şirketlerde esas pay senedi türü nama yazılı pay senedidir. Nama yazılı pay senetleri, alttaki payı somutlaştıran, ortağın adını taşıması gereken, anonim şirket tarafından şirket kurulduktan sonra çıkarılabilen, ortaklık payını temsil eden ve pay senetlerinde esas kuralı oluşturan kıymetli evraktır. Bu senetlerde ortağın adı yazılıdır. 

Şirket tüzel kişilik kazandıktan sonra yönetim kurulu, karşılığı henüz tamamen ödenmemiş olsa bile nama yazılı pay senedi çıkarabilir. Hatta yeni TTK ile, azınlığın talepte bulunması durumunda, (tüm) nama yazılı payların, nama yazılı pay senetlerine bağlanması zorunluluğu getirilmiştir (TTK m.486). Bu azınlık hakkı, halka kapalı anonim şirketlerin borsada işlem görmeyen payları için söz konusudur. 

A) ANONİM ŞİRKETLERDE PAY DEVRİ

Anonim şirketler hukuku sisteminde, pay devrinin serbestliği ilkesi hakimdir. Çünkü anonim şirket ortağının, ayrılma akçesini alıp şirketten çıkması mümkün değildir. Şirket tasfiyeye girmeden ve tüm borçlar ödenmeden sermaye payı iade edilemez. Bunun nedeni, şirketin belirli sermayeli olması, ortakların şirkete karşı sınırlı sorumlu olması ve tabii ki malvarlığının korunması ilkesidir. 

Pay devrinin serbestliği ilkesi, her iki tür pay/pay senedi için de geçerlidir. Ancak bu ilke (devir serbestisi) hamiline yazılı pay/pay senetleri için mutlakken, nama yazılı pay/pay senetlerinde, “bağlam” denilen kısıtlamalar devreye girerek bu ilkeye istisna gelebilmektedir. 

Eski TTK döneminde, ayın sermaye getiren ortaklara, ayın karşılığı olarak verilen payların, şirketin tescilinden itibaren iki yıl boyunca devredilmesi yasaktı. Bu yasak yeni TTK ile kaldırılmıştır. 

Anonim şirkette pay devrinin nasıl gerçekleşeceği, payın senede bağlanması veya bağlanmamasına göre ayrı ayrı açıklanmalıdır. 

1. ÇIPLAK PAYLARIN DEVRİ

Paylar senede bağlanmadığında bunlar “çıplak pay” adını alır. Kural olarak payların senede bağlanması zorunluluğu yoktur. Borsada işlem gören payların tamamı çıplaktır. Payların senede bağlanması ya da bağlanmaması, pay sahipliği hakları bakımından hiçbir fark yaratmaz. 

Payın çıplak olması, onun hukuki işlemlere konu olamayacağı anlamına da gelmez. Pay senetleri için söz konusu olabilen her türlü hukuki işlem, başta devir olmak üzere haciz, intifa hakkı, rehin gibi işlemler, çıplak paylar için de söz konusudur. Sadece pay senede bağlanmadığı için bu işlemler şeklen farklılaşır. 

Çıplak payların devri, kıymetli evrak hukukuna göre değil, borçlar hukuku kurallarına göre gerçekleşir. Çıplak payın karşılığı (özellikle nakit karşılığı çıkarılmışsa) tamamen ödenmişse, devir için yazılı devir sözleşmesi gerekir. Karşılığı tamamen ödenmemişse, bu devir şirkete karşı borçlunun değişmesine (de) neden olacağı için, borcun üstlenilmesi ile ilgili temel ilke de devreye girer. Borcun üstlenilmesi, alacaklının açık veya örtülü onayı ile gerçekleşir. Şirket onay vermeden bu tarz bir devir gerçekleşemez (TTK m. 491). Her iki olasılıkta da bu devrin şirket pay defterine kaydedilmesi gerekir. Ancak kurucu işlem alacağın devri işlemi olup, pay defterine kayıt açıklayıcı niteliktedir.

2. NAMA YAZILI PAYLARIN DEVRİ

Nama yazılı hisse senetleri kıymetli evrak niteliğindedir ve kural olarak hisse senetleri nama yazılıdır (TTK. m. 484). Ana sözleşmede aksine düzenleme yapılabilir. Hisselerin bir kısmı nama bir kısmı hamiline de olabilir. Hamiline yazılı hisse senetlerinin nama ve nama yazılı senetlerin hamiline dönüştürülmesi mümkündür (TTK. m. 485). Şirket ana sözleşmesinde hisse senetlerinin nama veya hamiline yazılı olabilecekleri de düzenlenebilir. Böyle bir durumda ana sözleşme değişikliğine gerek olmaksızın yönetim kurulu kararı ile hisse senetlerinin nev'i değiştirilebilir.
 
Nama yazılı hisse senedi, kanunen emre yazılı bir senettir. Nitekim yasa (TTK. m. 490/2) ile senedin devri ciro ve zilyetliğin geçirilmesi ile gerçekleştirilmektedir. Buna göre nama yazılı hisse senedi, senedin devralana teslimi olmaksızın, sadece ayrı bir kâğıda yazılan temlikname ile devredilemez. Yargıtay da bu görüştedir. Başka bir anlatımla, ciro yerine ayrı bir temlikname ve teslim ile de nama yazılı hisse devredilebilir.  

Hisse senedinin teslimi, daha uygun bir ifade ile zilyetliğin devralana geçirilmesi çok önemlidir. Yoksa mülkiyet devralana geçmez. Nitekim TTK' ya göre pay senedinin içerdiği hak senede bağlı olup, senetsiz devir ve dermeyan edilemez. Buradaki teslim hususu, öğretide geniş yorumlanmaktadır. Yani buradaki teslim, fiilen teslim anlamında değil, zilyetliğin geçirilmesi anlamındadır. Başka bir anlatımla teslimsiz iktisap, zilyetliğin havalesi, hükmen teslim gibi hukuki müesseseler de burada geçerlidir. 

Önemli olan mülkiyetin karşı tarafa geçirilmesi iradesi ve devri yapanın yetkili olmasıdır. Yani pay senedinin zilyetliği irade dışı veya kötü niyetli olarak kazanılması halinde mülkiyet geçmez. Burada aslolan, tarafların iradelerinin korunmasıdır ancak, elbette ispat hukuku açısından nama yazılı senedin fiilen teslim alınması yararlıdır. 

Devrin şirkete karşı hüküm ifade etmesi için, pay defterine kaydedilmesi de gerekmektedir. Şirket, kuruluş ve sermaye artırımları dışında, payların pay defterine kaydını kendiliğinden yapmaz. Söz konusu husus mutlaka ilgililerince ve özellikle de hisseleri devralan tarafından talep edilmelidir. Söz konusu talep şirket yönetim kurulu tarafından yerine getirilmezse devralan tarafından şirket aleyhine ifa davası açılmalıdır. Böyle bir davanın kabulüne ilişkin mahkeme ilamı, devrin pay defterine işlenmesine dair yönetim kurulu kararı yerine geçecektir.

Nama yazılı hisse senetlerinin devri ana sözleşme ile engellenebilir. Böyle bir hüküm yoksa hisse devri mümkündür. Pay senetleri, miras yahut cebri icra yolu ile veya karı koca mallarının idaresine ilişkin hükümler nedeniyle kazanılmışsa, teminat istenemeyeceği gibi payların devri de engellenemez (TTK. m. 493/4). Taraflar arası mülkiyet devri için temlikname, ciro ve teslim yeterlidir. Böylece devir işlemi taraflar arasında tamamlanmış olur. Ancak şirkete karşı devri ileri sürebilmek için de devrin, pay defterine kaydedilmesi gerekmektedir. Çünkü şirkete karşı ortak, pay defterinde kayıtlı olandır. Şirkete karşı kullanabileceği ortaklık haklarını, örneğin kâr payı alma hakkı, tasfiye bakiyesi hakkı, hazırlık devresi faizi hakkı, iptal davası açma hakkı, genel kurula katılma ve oy kullanma hakkı gibi haklarını, pay defterine kayıtlı olan ortak kullanabilir. Buna mukabil pay defterinin gerçeğe uygun olmadığı geçerli delillerle ispatlanabilir. Yani pay defterine yazım, kurucu değil bildirici etkiye sahiptir.

3. BAĞLI NAMA YAZILI PAYLARIN DEVRİ

Yukarıda da belirtildiği gibi, anonim şirketlerde genel kural payın devredilebilmesidir. Nitekim anonim şirketlerin temel özelliklerine uygun olan da budur. Bu genel kural, şirket için bazı sakıncalar doğurabilir. Özellikle kurucu ortakların kurmuş oldukları düzen sonucu, iyiye giden işler, büyüyen ve değer kazanan şirketin hisseleri, başka kişi ve grupların eline geçebilir. Ortaklar bunu daha en baştan önlemek isteyebilirler. Şirket ana sözleşmesine, hisselerin devredilmesini sınırlayan veya tamamen yasaklayan hükümler konulabilir. Bu hükümlere "bağlam hükümleri" denir ve bu tür hisse senetlerini de bağlı nama yazılı hisse senetleri denilir. Bağlam hükümleri çıplak paylar için de konulabilir ancak hamiline yazılı senetler için yazılan bağlam hükümleri geçersizdir. Ayrıca bağlam, hisse senetlerinin üzerine veya pay defterine yazılarak oluşturulamaz. Kuruluş dışında ana sözleşme değişikliği ile de bağlam hükümleri öngörülebilir. Bağlamın hukuki dayanağı TTK'nın 490. maddesi hükmüdür. Ayrıca TTK'nın 490. maddesi hükmüne göre pay senetleri, "kanunda veya esas sözleşmede aksi öngörülmedikçe" devredilebilir. Bağlam hükümlerine örnek olarak, ana sözleşmede devir için sadece temlikin öngörülmesi, şirkette ortak olmak için belli bir mesleğe mensup olma zorunluluğu verilebilir. Bu bağlam hükümleri belli bir süre öngörülerek de oluşturulabilir (örneğin şirketin kuruluşunun tescilinden itibaren 6 yıl gibi) veya süresiz olarak da yapılabilir.

3.1. KANUNİ BAĞLAM

TTK m. 491 uyarınca, eğer taahhüt edilen nama yazılı payların bedeli tamamen ödenmemiş ise, söz konusu paylar ancak şirketin onayı ile devrolunabilir. Şirket’in söz konusu payların devrini reddedebilmesi için, devralanın ödenmeyen payları ödeme yeterliliğin şüpheli olması veyahut şirket tarafından teminat istenmiş ve teminatın şirkete verilmemiş olması gerekmektedir. Bu iki husustan biri gerçekleşmiş ise Şirket planlanan pay devrini reddetme hakkını haiz olacaktır.

3.2. ESAS SÖZLEŞMESEL BAĞLAM

Nama yazılı payların devri, esas sözleşmeye konulacak hükümler ile de sınırlanabilmektedir. TTK’nın 492. maddesi, esas sözleşmede nama yazılı payların devrinin, ancak şirketin onayı ile reddedebileceğinin öngörülebileceğini belirtmektedir. TTK m. 493’te, borsaya kote edilmemiş nama yazılı payları düzenlemektedir. Buna göre esas sözleşmeye, şirketin faaliyet konusu ile ilgili veyahut ekonomik bağımsızlığı ile ilgili önemli sebepler yazılarak pay devrine sınırlamalar getirilmesi mümkündür. Örneğin, pay sahibi olmak için belirli bir meslek grubu üyesi olmak veya belirli bir bölgede ikamet etmek şartı bağlam olarak esas sözleşmeye konulabilecektir.

Yukarıda sayılan iki ihtimal haricinde şirket payları ancak gerçek değeri ile almayı teklif ederse, devralanın payları edinmesini önleyebilecektir. Bu şekilde şirket, uygun görmediği pay devirlerinden kaçınabilir. Bu kavram da doktrinde “kaçış klozu” olarak tanımlanır ve şirketlerde yabancılaşmanın engellenmesinde önemli bir rol oynar.

Bağlı nama yazılı hisse senedi de emre yazılı kıymetli evraktır. Buna göre bağlamın varlığı halinde de ciro edilen senedin zilyetliğinin devralana geçirilmesi ile, senetlerin mülkiyeti ve buna bağlı olarak pay defterine kaydın yapılmasını talep hakkı da devralana geçer.  Esasen bağlı nama yazılı senetlerle bağlam olmayan senetler aynı şekilde devredilirler. Tek fark, bağlam hükümlerinin de geçerli olmasıdır. Devralan bağlama uymuyorsa, pay defterine kaydedilemez ve şirkete karşı pay sahipliğini kazanamaz. Bu nedenle hisse devirleri esnasında devralanlar tarafından şirket ana sözleşmesinin ilgili maddelerinin güncel halleri mutlaka incelenmelidir. Bu husus devir işlemleri öncesinde ve ilgili ticaret sicil memurluğunun sicil dosyalarında yapılmalıdır. Bilindiği üzere sicil dosyaları aleniyet ilkesi gereği herkese açıktır.

Bağlamı etkisiz hale getiren TTK hükümleri 612 ve 493/4 olup, bu hükümlerin uygulandığı durumlarda bağlam hükümleri geçersizdir. TTK. m. 493/4'e göre miras, karı koca mallarının yönetimine ilişkin hükümler ve cebri icra yolu ile iktisap edilmiş hisseler için bağlam hükümleri geçersizdir.

Burada üzerinde durulması gereken önemli bir husus vardır. O da Kanun koyucunun, yukarıda sayılan hallerde bağlam hükümleri etkisizleşse de şirketin zarara uğrama ihtimali karşısında yönetim kurulu üyelerine nama yazılı hisseleri satın alma hakkı tanımasıdır. Yani istisnanın istisnası söz konusudur. Burada, yönetim kurulu üyelerine verilmiş bir nev'i yasal ön alım hakkı söz konusudur.  Buna göre miras, karı koca mallarının yönetimine ilişkin hükümler ve cebri icra yolu ile iktisap edilmiş hisseler yönetim kurulunca borsa rayici, böyle bir değer bulunmadığı taktirde kayıt için başvurma tarihindeki gerçek değerleri üzerinden almak istediklerinde pay defterine kayıttan kaçınabilir. Yani bağlam tekrar devreye girer. Böyle bir durumda ilgililer bu hisseleri yönetim kurulu üyelerine veya şirket ortaklarına satmak zorundadırlar. Şirketin bu hakkını kullanması halinde ortaklar hisseleri, oransallık ilkesi çerçevesinde yani payları oranında kanunca belirlenmiş değerlerle alırlar.

4. HAMİLİNE YAZILI PAY SENETLERİNİN DEVRİ

Hamiline yazılı hisse senetleri sadece teslim ile devredilebilir. TTK'nın 489. maddesi hükmüne göre, devrin şirkete bildirilmesine veya kaydedilmesine gerek yoktur. Elbette nama yazılı hisse senetlerinin devri bölümünde ayrıntılı olarak açıklandığı üzere devrin, mülkiyetin geçirilmesi amacı ile yapılması gerekmektedir. Mesela çalıntı olduğu bilinen hisse senetleri, hırsızı pay sahibi yapmaz. Yargıtay devirde teslim taahhüdünü geçerli saymamıştır. Devir, hamiline yazılı hisse senedinin teslimi ile hem şirkete hem de üçüncü kişilere karşı hüküm ifade eder. Genel hukuk hükümleri çerçevesinde hamiline yazılı hisse senedini elinde tutan, onun malikidir. Ancak belirtmek gerekir ki, zilyetliğin geçirilmesi devir için yeterli olsa da taraflar isterlerse ciro veya temlik beyanı ile birlikte teslim ile de devir işlemi gerçekleştirilebilir.

5. İLMÜHABERLERİN DEVRİ

İlmühaber, hisse senetleri çıkartılmadan önce bunların yerini tutmak üzere ortaklara verilen menkul kıymet niteliğinde geçici bir belgedir (TTK. m. 486).  Belge geçici olsa da ilmühaberin sağladığı ortaklık hakları süreklidir. İlmühaberler için yasada açıkça düzenlenmiş şekil şartları yoktur. Bu nedenle, TTK. m. 487. maddesine uygun olarak düzenlenmelidirler. Nitekim hisse senetlerinin yerine geçmek üzere düzenlendikleri için aynı şekil şartlarına tabidirler. İlmühaberler üzerinde de rehin ve haciz yapılabilir, intifa gibi haklar verilebilir. Ancak şirketin hisse senetlerini çıkartması ile birlikte ilmühaber hükümsüz hale gelir. Şirketçe hisse senedi düzenlenip ortaklara teslim edildiği anda ilmühaberler, ortakların elinde kalsalar da iptal şerhi verilmemiş olsa da geçerliliğini kaybederler ve iyi niyetli kişiler dahi korunmaz.

Şirketler tarafından ilmühaber çıkartılması zorunlu değildir. İlmühaberler de nama veya hamiline olabilir. Nama yazılı hisse senetlerinin yerini tutmak için çıkartılacak ilmühaberlerin nama; hamiline yazılı hisse senetlerinin yerine geçmek üzere çıkartılacak ilmühaberler ise nama veya hamiline olabilir. Ancak karşılığı tamamen ödenmemiş paylar için hamiline yazılı ilmühaber çıkartılamaz. Nama yazılı hisse senetlerinin yerini tutmak üzere, bedeli tamamen ödenmiş olsa bile, hamiline yazılı ilmühaber çıkartılamaz. Buna göre üç çeşit ilmühaber düzenlenebilir. Bunlar; a) nama yazılı hisse senetlerinin yerini tutmak üzere çıkartılan nama yazılı ilmühaberler, b) hamiline yazılı hisse senetlerinin yerini tutmak üzere çıkartılan nama yazılı ilmühaberler, c) hamiline yazılı hisse senetlerinin yerini tutmak üzere çıkartılan hamiline yazılı ilmühaberlerdir.

Yukarıda açıklanan bağlam hükümleri, aynen ilmühaberler için de geçerlidir.

TTK'nın 411/1 ve 2. maddelerinde açıkça ilmühaberlerin hisse senetlerinin yerini tutmak üzere çıkarıldıkları belirtilmiştir. Böylece ilmühaberlerin ve hisse senetlerinin özdeş olduğu açıkça düzenlenmiştir. Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna göre; "diğer taraftan olayda henüz hisse senedi çıkartılmamış ise de ilmühaber çıkartılmış olup, bu da pay senedinin yerini tutar." Yine eklemek gerek ki, TTK. m. 486 hükmü gereğince ilmühaberler, hisse senetleri gibi tedavül de edebilirler.

Nama yazılı hisse senetlerinin yerini tutmak üzere çıkartılan nama yazılı ilmühaberler, nama yazılı hisse senetleri gibi devredilir. Yani nama yazılı hisse senetleri ile ilgili açıklamalarımız burada da geçerlidir. Buna göre temlikname veya ciro ile birlikte teslim ve pay defterine kayıtla devir gerçekleştirilebilir. Buna karşılık hamiline yazılı hisse senetleri yerine çıkartılan nama yazılı ilmühaberler, alacağın temliki hükümlerine göre devredilirler. Yani ciro ile devir mümkün değildir. Hisse devrinin şirkete karşı da hüküm ifade etmesi için ihbar (şirkete bildirim) da gereklidir.

Nama yazılı hisse senedi yerine çıkartılan nama yazılı ilmühaberler de tıpkı nama yazılı hisselerde olduğu gibi, senet karşılığı ödenmiş olan sermaye miktarının da yazılması gerekmektedir. Böylece ödenmemiş bölüm anlaşılabilecektir. TTK'nın 491. maddesine göre, bedeli tamamen ödenmemiş nama yazılı paylar, ancak şirketin onayı ile devrolunabilir. 

Sermaye payının tamamı ödenmişse, hamiline yazılı hisse senedi yerine çıkartılan hamiline yazılı ilmühaber, hamiline yazılı hisse senedi gibi devredilebilir. Yani teslim ile (zilyetliğin geçirilmesi ile) devir gerçekleşmiş olur. Nitekim kanunda bu ilmühaberler için özel bir devir şekli öngörülmemiştir. Çünkü kanun hissenin ödenip karşılığında ilmühaber çıkartıldığını ön görmüş ve teslimi (zilyetliğin naklini) yeterli görmüştür.

B) PAY DEVRİNİN TESCİLİ

Türk Ticaret Kanunu’nda pay/hisse devrinin tescilinin zorunlu olduğuna dair herhangi bir hüküm bulunmamaktadır. 18.12.1998 tarihli Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Genelgesi ile konuya ilişkin açıklamalar yapılmıştır.
Buna göre; anonim şirketlerde, nama veya hamiline hisse senedi ihraç edilmediği durumlarda; imzaları noter tarafından tasdik edilmiş devir sözleşmesi ile devre muvafakat edildiğini gösteren yönetim kurulu kararının, noter tasdikli örneğinin ticaret sicil memurluklarına verilmesi ve bu işlemin pay defterine kaydedilmesi gerekmektedir. Aksi halde, yapılan işlemler hukuken geçersiz olur.

C) PAY DEFTERLERİ

TTK’ nın 499. maddesi hükmüne göre;

  1. Şirket, senede bağlanmamış pay ve nama yazılı pay senedi sahipleriyle, intifa hakkı sahiplerini, ad, soyad, unvan ve adresleriyle, pay defterine kaydeder.

  2.  Payın usulüne uygun olarak devredildiği veya üzerinde intifa hakkı kurulduğu ispat edilmediği sürece, devralan ve intifa hakkı sahibi pay defterine yazılamaz

  3.  Şirket, kaydın yapıldığını pay senedine işaret eder.

  4.  Şirketle ilişkilerde, sadece pay defterinde kayıtlı bulunan kimse pay sahibi ve intifa hakkı sahibi olarak kabul edilir.

  5. MerkeziÌ‚ Kayıt Kuruluşu tarafından kayden takibi yapılan nama yazılı paylara ilişkin Sermaye Piyasası Kanunu hükümleri ile ilgili diğer düzenlemeler saklıdır.

Hükümde, intifa hakkı sahiplerinin de pay defterine kaydı öngörülmüştür. Senede bağlanmamış payların da pay defterine yazılacakları bugüne kadar yerleşik olan uygulamayı kanunlaştırmaktadır. TTK m. 64/4 uyarınca, pay defteri ticari defterdir. Bu hüküm pay defterinin tutulması, açılış ve kapanış onayları ile saklanması bakımlarından anlam taşır, yoksa pay defterinin özel olmak karakterini etkilemez ve pay defterine yapılan kayıtlara kurucu nitelik kazandırmaz. Pay defterine yapılan kayıtların açıklayıcı nitelikte olduklarına ve ancak aksi ispat edilebilen karineler oluşturduklarına ilişkin Yargıtay kararları geçerliliklerini korumaktadır.

TTK m.500’de “kaydın silinmesi düzenlenmiştir. Hükme göre şirket, iktisap edenin yanlış beyanı sonucu pay defterine yapılan kaydı, ilgililerin görüşlerini alarak silebilir. Söz konusu kişilere, silinmeye ilişkin yazılı bilgi derhal verilir. Bu hüküm, iktisap edenin yanlış beyanına dayanan kayıtları, yönetim kurulunun bir mahkeme kararına gerek olmaksızın silebilmesi konusunda ona yetki vermekte, böylece şirketçe pay sahibi olarak tanınmaması gereken kişinin şirketçe tanınan bir pay sahibi olarak, pay sahipliğine bağlı bütün hakları kullanıp, olanaklardan yararlanmasına engel olabilmektedir. Şirketin silme kararını ilgilileri dinleyerek vermesi, silebilmenin şartıdır. Böylece ilgili pay sahibi durumdan hem haberdar olacak hem de savunma olanağına kavuşacaktır. Silinmenin bildirilmesi de ikinci bir güvencedir. TTK’ nın 500. madde hükmünün gerekçesine göre, kaydı silinen pay sahibinin mahkemeye başvurma hakkı saklıdır.

Bedeli tamamen ödenmemiş bulunan nama yazılı bir payı iktisap eden kimse, pay defterine kaydedilmekle şirkete karşı geri kalan pay bedelini ödemekle yükümlü olur. Şirketin kuruluşu veya esas sermayenin artırılması tarihinden itibaren 2 (iki) yıl içinde şirket iflas etmiş ve payı iktisap eden kimse paydan doğan haklardan yoksun bırakılmışsa, şirketin kurulması veya esas sermayenin artırılması sırasında iştirak taahhüdünde bulunan kimse, payını başkasına devrettiği takdirde, bedelin henüz ödenmemiş olan kısmı kendisinden istenemez. Payını devreden kimse iktisap edenin pay defterine kaydedilmesiyle borçlarından kurtulur (TTK m. 501).

D) SONUÇ

Anonim Şirketlerde temel prensip olan payların devir serbestisi ilkesinin, TTK’ nın izin verdiği ölçüde sınırlanabileceği hususu işbu çalışmanın ilgili bölümlerinde incelenmiştir. Esasen kanun, pay devrinin sınırlandırılmasını kimi şartlara bağlayarak bir nevi sınırlandırmayı sınırlandırmaktadır. Bu şekilde de pay devir serbestisi prensibinin kötüye kullanılarak ortadan kaldırılması veya amacını aşacak ölçüde sınırlandırılmanın önüne geçilmesi hedeflenmiştir. Ancak belli hallerde, şirketin yabancılaşmasını önlemek amacıyla bağlam hükümlerine izin veren TTK, bunu da ancak kanunda belirtilen ya da yine kanunun cevaz verdiği ve esas sözleşmeye konulacak hükümler ile yapılmasını öngörmüştür.

E) KAYNAKÇA

Soner Altaş, Anonim Şirketler-Karşılaştırmalı-Açıklamalı-Örnekli, Güncellenmiş ve Genişletilmiş 5. Baskı, Mayıs 2013 Ankara.

Tamer Bozkurt, Şirketler Hukuku, Gözden Geçirilmiş, Güncellenmiş ve Genişletilmiş 12. Baskı, 2021.

Sami Karahan. Şirketler Hukuku. Güncellenmiş 2. Baskı. Mimoza Yayınları, Konya 2015.

Yavuz Akbulak, TTK Işığında Anonim Şirketlerde Pay Senetleri, Ankara Barosu Dergisi, 2016.

Mehmet Maç (YMM), Av. Cüneyt Büyükyaka, Anonim Şirketlerde Hisse Devrinin Geçerli olması için Gerekli Hukuki Şartlar ve İşlemler, Makale.

Etkin Hukuk Çözümleri İçin