Borçlunun Temerrüdü
İfası mümkün ve muaccel bir borcu zamanında ifa etmeyen borçlu, ifada gecikmiş durumdadır. Bu gecikme bazı şartların gerçekleşmesi hainde borçlu temerrüdü olarak nitelendirilir. Her şeyden önce, borçlunun temerrüdünden söz edilebilmesi için gecikmiş ifanın mümkün olması gerekmektedir. Aksi halde temerrüt hükümleri değil imkânsızlık hükümleri uygulanacaktır.
BORÇLU TEMERRÜDÜNÜN ŞARTLARI
Türk Borçlar Kanunu’nun 117. Maddesinde borçlu temerrüdünün şartları düzenlenmiştir. Buna göre, “muaccel bir borcun borçlusu alacaklının ihtarı ile temerrüde düşer”. Kanun, temerrüt için “borcun muaccel olması” ve “bildirim (ihtar)” olmak üzere iki şart aramaktadır. Fakat bu iki şartın yanında borcun ifasının mümkün olması ve alacaklının ifayı kabule hazır olması şartlarına da yer vermek gerekir.
Kanun borçlunun temerrüde düşmüş sayılması için, borcun muaccel olmasını yeterli bulmamakta ve kural olarak alacaklının, borcu muaccel olan borçluya borcunu ödemesini ihtar etmesini aramaktadır.
Borcun ifa edileceği gün tarafların anlaşması ile belirlenmişse ihtara gerek yoktur. Borç vadesinin belirli bir tarih olarak kararlaştırılmış olduğu durumlarda söz konusu esas uygulanmayacaktır. Daha açık bir anlatımla, vade tarihinde borç ifa edilmiş olmadığı takdirde, vadenin dolduğu günün sona ermesi ile birlikte herhangi bir ihtara gerek olmaksızın borçlu temerrüde düşmüş olacağı gibi, vadenin takvime göre bir tarih olarak değil de, borçlunun kesin şekilde hesap edeceği bir gün olarak kararlaştırıldığı, örneğin sözleşmenin imzasından sonra yüzüncü günde borcun ifa edileceğinin kararlaştırıldığı hallerde de herhangi bir ihtara gerek kalmaksızın borçlu temerrüde düşmüş sayılacaktır.
BORÇLU TEMERRÜDÜNDE KUSUR
Borçlunun temerrüde düşmesi için yukarıda açıklanan şartların gerçekleşmiş olması yeterli olup, ayrıca borçlunun kusuru şart değildir. Borçlunun mütemerrit sayılması için gecikmede kusurunun bulunup bulunmamasının önemi yoktur. Fakat temerrüdün bazı sonuçları borçlunun temerrüde düşmekte kusurlu olmasına bağlıdır. Şöyle ki, temerrüt yüzünden gecikme tazminatı (TBK. m. 118) veya karşılıklı borç içeren sözleşmelerde bir tarafın temerrüdü halinde ifa yerine kanunda düzenlenen tazminat (TBK. m. 125/f.2) veya temerrüt yüzünden sözleşmeden dönme halinde söz konusu olacak tazminatın (TBK. m. 125/f.3) istenebilmesi için borçlunun temerrüde düşmede kusurlu olması gerekmektedir.
Buna karşılık temerrüdün bazı sonuçları, borçlu temerrüde düşmede kusurlu olmasa dahi meydana gelir. Örneğin, para borcunda temerrütte borçludan temerrüt faizi istenmesi (TBK. m. 120) veya karşılıklı borç içeren sözleşmelerde bir tarafın borçlu temerrüdüne düşmesi halinde diğer tarafın sözleşmeden dönebilmesi (TBK. m. 125/f.2) için, temerrüde düşmede borçlunun kusurlu olması şart değildir.
BORÇLU TEMERRÜDÜNÜN SONA ERMESİ
Temerrüde düşmüş olan borçlu, sonradan borcunu ifa ederse, borçla birlikte temerrüt de sona erer. Mütemerrit borçlu ancak edimle birlikte gecikme yüzünden sorumlu olduğu tazminatı da alacaklıya arz ederse alacaklı ifayı kabule mecburdur. Borçlunun bu tarzda usulüne uygun olarak yaptığı ifa teklifini alacaklı Kabul etmezse, borçlu yine de temerrütten kurtulur ve alacaklı ifayı kabul etmemekte haklı bir sebebe dayanmıyorsa, alacaklı temerrüdüne düşer. Fakat usulüne uygun ifa teklifini alacaklının Kabul etmemesi için haklı bir sebep bulunsa ve alacaklı temerrüde düşmese bile borçlu, ifayı usulüne uygun şekilde arz etmekle temerrüdünden kurtulur.
Borcun ifa dışında sona ermesi ve özellikle borcun imkansızlaşması halinde de temerrüt sona erer. Karşılıklı edimleri içeren sözleşmelerde temerrüt üzerine, alacaklı TBK m. 125/f.2 uyarınca ifadan vazgeçtiğini bildirerek ifa yerine tazminat isterse, bu andan itibaren de temerrüt durumu sona erer. Sözleşmeden dönme üzerine ise, esasen borç ilişkisi baştan itibaren ortadan kalkmış sayılacağından, diğerlerinden farklı olarak, temerrüdün o ana kadar doğmuş olan sonuçları da ortadan kalkar.
Alacaklı ile borçlunun yapacağı bir tecil anlaşması da temerrüdü sona erdirir. Fakat dikkat edilmelidir ki, burada söz konusu olan, alacaklının borçludan borcun bir mehil içinde ifasını talep etmesi değil, borcun vadesinin uzatılması hakkında alacaklı ile borçlunun anlaşmasıdır.
Borçlunun temerrüdü devam ederken, borçlu lehine bir def’i ortaya çıkar ve borçlu bu def’i ileri sürerse, def’in ileri sürülebilme şartlarının gerçekleştiği andan itibaren temerrüt sona erer. Örneğin, alıcı satış bedelini 1 Mart’ta ödemesi gerekirken ödemediği için borçlu temerrüdüne düşmüştür. Satıcının ise, 1 Nisan’da teslim etmesi gerekiyorsa, bu tarihten itibaren alıcının ödemezlik def’I ileri sürme imkanı doğar ve o bu def’I ileri sürerse temerrüdü 1 Nisandan itibaren sona erer. Şayet borçlu temerrüde düşerken bir def’i hakkına sahipse, bu def’i kullanması temerrüdün gerçekleşmesine engel teşkil eder.
Temerrüt sona erince, artık temerrütten doğan sonuçların ortaya çıkması da söz konusu olmaz. Temerrüdün sona ermesine kadar geçen zamanla ilgili sonuçlar, yani gecikme yüzünden tazminat ya da faiz isteme hakkı prensip olarak temerrüt sona erdi diye ortadan kalkmaz. Fakat alacaklı gecikmiş ifayı kabul ederken, işlemiş temerrüt faizlerini talep hakkını saklı tuttuğunu beyan etmiş olmadıkça veya bu hakkın saklı tutulduğu halin icabından anlaşılmadıkça, temerrüt faizlerini içermeyen bir ifayı kabul etmekle temerrüt faizi alacağı sona erer. Aynı sonuç cezai şart için de geçerlidir. Ancak, bu sonuç temerrüt faizinin ve cezai şartın fer’i bir alacak olmasından ileri gelir. Bunlar dışındaki temerrüt sonuçları (Örneğin, gecikme tazminatı) ayrıca kapsam içine alınmadıkça asıl borcun ibrası ile ortadan kalmaz.
BORÇLU TEMERRÜDÜNÜN SONUÇLARI
Genel olarak borçlu temerrüdünün sonuçları, borçlunun gecikme tazminatı ödeme borcu doğması ve temerrütten sonra beklenmedik halden doğacak zararlardan sorumlu olmasıdır.
Birincisini düzenleyen TBK m. 118’ e göre: “Temerrüde düzen borçlu, temerrüde düşmekte kusurlu olmadığını ispat etmedikçe, borcun geç ifasından dolayı alacaklının uğradığı zararı gidermekle yükümlüdür.”
İkincisini düzenleyen TBK m. 119’ a göre: “Temerrüde düşen borçlu, beklenmedik hal sebebiyle doğacak zarardan sorumludur. Borçlu temerrüde düşmekte kusurlu olmadığını veya borcunu zamanında ifa etmiş olsaydı bile beklenmedik halin ifa konusu şeye zarar vereceğini ispat ederek bu sorumluluktan kurtulabilir.”
Bu iki sonuç dışında kanun borçlu temerrüdüne başka bir sonuç bağlamamıştır. Örneğin, alacaklı genel olarak borçlunun temerrüdü sebebiyle ifadan vazgeçip ifa yerine tazminat isteme veya sözleşmeden dönme hakkına sahip değildir. Bu imkanlar genel olarak değil, sadece karşılıklı edim borçları içeren sözleşmelerde borçlu temerrüdü için kabul edilmiştir.
Alacaklının, mütemerrit borçludan gecikmiş ifayı ve gecikme tazminatını istemesi bakımından da ifa talebinin bir özelliği yoktur. Alacaklının ifayı talep edebilmesi temerrüdün bir sonucu değil, muaccel alacağın normal hükmüdür. Alacaklının ifayı talep etmesi için borçlunun temerrüde düşmüş olması gerekmez. Temerrüdün bu hususta oynadığı rol ifa talebinden başka alacaklıya gecikme yüzünden uğradığı zararın tazminini isteme hakkı sağlamasıdır.
Gerek gecikme tazminatı ödeme yükümlülüğü gerek sorumluluğun ağırlaşması sadece gecikmenin değil, temerrüdün sonuçlarıdır. Diğer bir ifade ile borçlu temerrüdünün şartları gerçekleşmedikçe ifadaki gecikme bu sonuçları doğurmaz.